Uluslararası arenada güç dengesi politikaları ekseninde, aktörlerin ‘karşılıklı bağımlılık’ terazisinde varlıklarını ağırlaştırmak, ekonomilerini mümkün olduğunca bağımsızlaştırmak adına, küresel çapta bir doğal kaynak rezervi bulma mücadelesine girmekte, her geçen gün teknolojideki ilerlemelerle yenilenebilir enerji kaynakları geliştirmektedir.
Bu amaçla birçok devlet pragmatist davranışlar göstermekte, kaynaklara sahip olmak için gerektiğinde çeşitli manevralarla ve manipülasyonlarla uluslararası hukuk kurallarını çiğnemektedir. Bu konudaki başarıları, aktörlerin diplomasideki, dış politikadaki ve enerji politikalarındaki ustalıklarına bağlıdır. Bu doğrultuda güçlü olan aktör çeşitli baskı veya oldu-bittilerle kazanım sahibi olmaya kalkışabilir.
Vatanını Sevenler Federasyonu olarak, Doğu Akdeniz bölgesinde kızışan enerji paylaşım mücadelesini biz de yakından takip etmekteyiz. Kıbrıs Türklerinin Doğu Akdeniz bölgesindeki doğal kaynaklar üzerinde asli haklara sahip olduğunu, tarafların BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ndeki kuralları kendi lehlerine yorumlamalarına ve uluslararası hukuk kurallarını ihlal etmesine, yasak sondaj çalışmaları yapmalarına ve özellikle alakası olmayan batılı güçleri duruma müdahil etmelerine asla ve asla izin verilmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu noktada Türkiye ve KKTC’nin gözünü açık tutarak Akdeniz’deki haklarından ve çıkarlarından ödün vermeksizin diğer devletlerin hamlelerine karşı gerekli tedbirleri en üst seviyede almalarını temenni ediyoruz. Dış politikada bağımsızlık adına en önemli alan olan doğal enerji kaynaklarının paylaşılması noktasında milli çıkarlarımız ön planda tutulmalı, bu konuda katiyen geri adım atılmamalıdır.